Dönüm Noktası

16 Aralık 2015 07:26

Yazımın başlığında da belirttiğim üzere, Mersin maçı umarım bir dönüm noktası olur bu sezon için.

Geçen hafta, biz Antalyaspor’a gönül vermiş taraftarlar için oldukça hareketli geçti. Yusuf Hoca ile yollarımızı en sonunda, geç de olsa ayırdık. Zararın neresinden dönersek kardır. Hafta içi bolca hangi hoca ile çalışabiliriz dedikoduları ile geçti.Bu arada takımımızı teknik heyet destekli Eto’o hazırladı bu maça.

Çok fazla umutluyduk bu maç için. Takımdaki değişikliği sonuna kadar göreceğimizi umuyorduk ki sahada gerçekten berbat, pasif bir oyuncu grubu vardı. İlk yarı, bir takım taraftarı için kabus olabilecek ne varsa yaşadık tribünde. Düşünsenize, takımınızın kalecisi atılmış, yedek kalecinizin oyuna girmesi için stratejik olarak oldukça işinize yarayabilecek bir oyuncunuzu oyundan çıkarıyorsunuz, penaltıdan golü yiyorsunuz -ki bu oyuna henüz yeni girmiş bir kaleci için de oldukça zor bir durumdur- daha ne olduk diyemeden yan toptan ikinci golü yiyorsunuz. Yine aynı kaleci için berbat bir psikolojidir bu. Ama aynı genç kalecimiz maçın geriye kalan dakikalarında muhteşem işler yaptı ve galibiyette gerçekten büyük bir öneme sahip oldu Ozan.

Devre arasında soyunma koridoruna giden takımın psikolojisi berbattı. Ancak Eto’o toparlayabilirdi. Ve tribünden gelebilecek pozitif bir itme gücü de hayati öneme sahipti. Tribün böyle anlarda devreye girmeli işte. Kendi oyuncunuza sonuna kadar arkasında olduğunu hissettirirken, rakip oyunculara kabus olup, hakemleri de etki altına alabilmeli tribün gücü. Biz bunu yaptık ve maçı hep beraber çevirdik.

Aile olmak budur işte. Uzun yıllardır bu birlikteliği yaşamadık biz. Bu inanmışlık sezon başından beri olsaydı, şu an konumumuz da hedefimiz de çok enterasan şeyler olurdu emin olun. Biz buna yanıyoruz işte.

Maç genelinde bir şey dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama maçta Fornezzi’nin gördüğü kırmızı kart hariç, başka kart görmedik. Bakın çok önemli bir detaydır bu. Özellikle maçın ikinci yarısında rakibi baskısı ile parça pinçik eden, darmadağın eden bir takım vardı sahada ama tek bir kart bile görmedik. Temiz iş diye buna denir.

Tribün olarak cezalı kardeşlerimizin yokluğunu aratmadık diyebilirim. Her taraftarımız takımını desteklerken üç dört kişilik bağırdı ve maçı söke söke aldık. Bu maçın çevirilmesinde en az takım kadar inanmış bir taraftar topluluğunun da payı var.